18 Kasım 2011 Cuma
Ölümsüzler: Tanrıların Savaşı (Immortals)
300 Spartalı filminin yapımcılarından, Ölümsüzler.
Açık söyleyeyim 300 Spartalı'yı doğru düzgün izleyebilmiş değilim, o yüzden ikisi arasında karşılaştırma yapamayacağım; ancak anladığım kadarıyla görsellerde benzerlik var.
Evet, gerek görselleriyle gerek makyajlarıyla gerekse kostümleriyle iyiydi. Peki bunlar bir film için temel unsurlar mıdır veya bir filmi "iyi" yapmaya yeten ögeler midir? Tabii ki hayır. Konu sağlam olsun ki, bu yukarıda saydıklarımla beraber ortaya "çok iyi film" çıksın ya da "tatmin edici".
Yüzyılın Fırtınası - Stephen King
Bir roman değil, tv senaryosu olarak yazılmıştır. Yani kitabı açıp sayfaları şöyle hızlıca geçtiğinizde tek tük yazılar görürsünüz, dolu dolu değildir kitabın içi. Çünkü bu, senaryodur.
Okunmak için yazılmamış; ama yine de basmış kitabevleri. Ben roman zannettiğimden almıştım, haliyle bu ilginç yazım türünü okurken şaşalamam gerek ama hazırlıklıydım çünkü ÖNSÖZ'ünü okuyarak başladım. Hani sizin sıkıcı bulup da atladığınız yazar'ın okurlara hitap ettiği bölüm var ya işte o.
14 Kasım 2011 Pazartesi
Aşk
"Aşk, sizi şaşırtacak!" -Konuşan Blog
Yanılmışım, çok yanılmışım...
Ve Aşk, 2009 yılında raflara çıkıp da en çok satanlar listesine girince ön yargıyla bakmıştım. Öyle bir ön yargı ki, "Neden insanlar aşk'tan başka şeylerle ilgilenmez ki!" demiş, büyük bir cahillik ederek burun kıvırmış, belki de aşka olan gizli nefretimden onu okumayı reddetmiştim. Şimdi pişman mıyım? Çok.
Ama benim ön yargı ile bakmama sebep olan bir diğer şey daha vardı. Kapak. İncecik bir çiçek yaprağı, kalp şeklinde ve her taraf pembe. Hatta yaprak bile açık bir pembe. Pembeyi de sevmem hiç. Belki de esas kız-oğlan aşkıdır diye düşünmeme sebep olan da kapaktı, pembe idi. Belki pek çok insan da benim gibi düşünerek okumamıştır, hala okumayan da vardır bence ki, geçenlerde kitaptan öyle bahsetmiş ve etkilendiğimi açıkça belli etmiş olmalıyım, bir arkadaş okumaya başladığını söyledi.
Siz de bu satırlarımı okurken Allah Allah, diyorsunuz belki de. "Nasıl bir kitapmış bu?"
Şöyle anlatayım izninizle;
Kayıp Gül
O kadar da etkilenmedim açıkçası.
Kitabı elime almadan önce beyaz şeridin üzerinde yazan o alıntı söz dikkatimi çekmişti, hatırlıyorum.
"Türklerin küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor."
Yazara büyük övgü doğrusu. (Küçük Prens, Fransız yazar Saint Exupery'nin eseridir ve oldukça meşhurdur.)
Kitabı raftan aldım ve arka kapak yazısına baktım. Genelde konusunu arka kapaklardan öğrenmeyi sevmem, keyfimi kaçırır ama bunu merak etmiştim, görmem lazımdı neden böylesine bir övgü var? Üstelik Serdar Özkan adını ilk defa duyuyordum.
Elime aldığımda öncelikle hafifliği ve inceliği şaşırttı. Kalın bir kitap değildi hiç. İster istemez aklımdan, bu kadar kısa bir hikaye/roman nasıl etkili olabilir düşüncesi geçti. Arkaya baktım;
2 Kasım 2011 Çarşamba
Kovboylar ve Uzaylılar
Başlığı görünce yarıla yarıla gülesiniz geldi mi?
Benim gelmişti.
Kovboylar ve Uzaylılar? Pohahohahahaho :P Ne alaka ulann...
İlginç bir birleşimdi tabii. Başta girmek istemedim bu filme ama Şirinler'e gitmek istemeyen bir kuzeniniz olunca el mahkum... (Gideli haftalar oldu evet, filmi yorumlama fırsatını ancak bulabildim.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
300 Spartalı filminin yapımcılarından, Ölümsüzler.
Açık söyleyeyim 300 Spartalı'yı doğru düzgün izleyebilmiş değilim, o yüzden ikisi arasında karşılaştırma yapamayacağım; ancak anladığım kadarıyla görsellerde benzerlik var.
Evet, gerek görselleriyle gerek makyajlarıyla gerekse kostümleriyle iyiydi. Peki bunlar bir film için temel unsurlar mıdır veya bir filmi "iyi" yapmaya yeten ögeler midir? Tabii ki hayır. Konu sağlam olsun ki, bu yukarıda saydıklarımla beraber ortaya "çok iyi film" çıksın ya da "tatmin edici".
Bir roman değil, tv senaryosu olarak yazılmıştır. Yani kitabı açıp sayfaları şöyle hızlıca geçtiğinizde tek tük yazılar görürsünüz, dolu dolu değildir kitabın içi. Çünkü bu, senaryodur.
Okunmak için yazılmamış; ama yine de basmış kitabevleri. Ben roman zannettiğimden almıştım, haliyle bu ilginç yazım türünü okurken şaşalamam gerek ama hazırlıklıydım çünkü ÖNSÖZ'ünü okuyarak başladım. Hani sizin sıkıcı bulup da atladığınız yazar'ın okurlara hitap ettiği bölüm var ya işte o.
"Aşk, sizi şaşırtacak!" -Konuşan Blog
Yanılmışım, çok yanılmışım...
Ve Aşk, 2009 yılında raflara çıkıp da en çok satanlar listesine girince ön yargıyla bakmıştım. Öyle bir ön yargı ki, "Neden insanlar aşk'tan başka şeylerle ilgilenmez ki!" demiş, büyük bir cahillik ederek burun kıvırmış, belki de aşka olan gizli nefretimden onu okumayı reddetmiştim. Şimdi pişman mıyım? Çok.
Ama benim ön yargı ile bakmama sebep olan bir diğer şey daha vardı. Kapak. İncecik bir çiçek yaprağı, kalp şeklinde ve her taraf pembe. Hatta yaprak bile açık bir pembe. Pembeyi de sevmem hiç. Belki de esas kız-oğlan aşkıdır diye düşünmeme sebep olan da kapaktı, pembe idi. Belki pek çok insan da benim gibi düşünerek okumamıştır, hala okumayan da vardır bence ki, geçenlerde kitaptan öyle bahsetmiş ve etkilendiğimi açıkça belli etmiş olmalıyım, bir arkadaş okumaya başladığını söyledi.
Siz de bu satırlarımı okurken Allah Allah, diyorsunuz belki de. "Nasıl bir kitapmış bu?"
Şöyle anlatayım izninizle;
O kadar da etkilenmedim açıkçası.
Kitabı elime almadan önce beyaz şeridin üzerinde yazan o alıntı söz dikkatimi çekmişti, hatırlıyorum.
"Türklerin küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor."
Yazara büyük övgü doğrusu. (Küçük Prens, Fransız yazar Saint Exupery'nin eseridir ve oldukça meşhurdur.)
Kitabı raftan aldım ve arka kapak yazısına baktım. Genelde konusunu arka kapaklardan öğrenmeyi sevmem, keyfimi kaçırır ama bunu merak etmiştim, görmem lazımdı neden böylesine bir övgü var? Üstelik Serdar Özkan adını ilk defa duyuyordum.
Elime aldığımda öncelikle hafifliği ve inceliği şaşırttı. Kalın bir kitap değildi hiç. İster istemez aklımdan, bu kadar kısa bir hikaye/roman nasıl etkili olabilir düşüncesi geçti. Arkaya baktım;
Başlığı görünce yarıla yarıla gülesiniz geldi mi?
Benim gelmişti.
Kovboylar ve Uzaylılar? Pohahohahahaho :P Ne alaka ulann...
İlginç bir birleşimdi tabii. Başta girmek istemedim bu filme ama Şirinler'e gitmek istemeyen bir kuzeniniz olunca el mahkum... (Gideli haftalar oldu evet, filmi yorumlama fırsatını ancak bulabildim.)