14 Kasım 2011 Pazartesi

Kayıp Gül


O kadar da etkilenmedim açıkçası.

Kitabı elime almadan önce beyaz şeridin üzerinde yazan o alıntı söz dikkatimi çekmişti, hatırlıyorum.

"Türklerin küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor."

Yazara büyük övgü doğrusu. (Küçük Prens, Fransız yazar Saint Exupery'nin eseridir ve oldukça meşhurdur.)

Kitabı raftan aldım ve arka kapak yazısına baktım. Genelde konusunu arka kapaklardan öğrenmeyi sevmem, keyfimi kaçırır ama bunu merak etmiştim, görmem lazımdı neden böylesine bir övgü var? Üstelik Serdar Özkan adını ilk defa duyuyordum.
Elime aldığımda öncelikle hafifliği ve inceliği şaşırttı. Kalın bir kitap değildi hiç. İster istemez aklımdan, bu kadar kısa bir hikaye/roman nasıl etkili olabilir düşüncesi geçti. Arkaya baktım;






St. Exupery'le karşılaştırılma yapılmış, hayret ettim. Bu kitabı okumalı mıydım acaba? Nitekim ben her eleştiriye kulak asmam. Olumsuz veya olumlu olsun, bir kitabı okuyup/okumama karar verecek olanlar kesinlikle arka kapak yazıları olamazdı. Almadım. Rafa geri koydum. Koymadan önce de kitabın fiyatı beni biraz şaşırttı, ucuzdu. Çok ince olduğundandı herhalde. Yazık. Oysa bir kitabın fiyatını kalınlık-incelik ölçütü değil, kurgunun sağlamlılığı belirlese ne güzel olurdu, değil mi? Almadım işte. Nedense içimdeki his güvenmiyordu bu kitaba.

Fakat tekrar karşıma çıktı. Bir yakınım almış bunu, okuyayım madem dedim. Hikayenin/Roman'ın nasıl olup da yerlere göklere sığdırılamadığı bende merak konusuydu hala.

Ve başladım okumaya.

Sayfalar ilerledikçe söylediğim ilk şey, "E ama bunda neredeyse yok denecek kadar az tasvir var!"

Baştan söyleyeyim. Tasvir (betimleme) benim için çok önemlidir. Roman'ın olmazsa olmazlarından biridir bu. Kayıp Gül'deki bu eksiklik, beni oldukça huzursuz etti. Sanki öylesine bir şey okuyormuşum hissine kapıldım.
Konusu oldukça güzeldi ama... Bir 'ama' sı vardı işte.
Yer yer Yunan mitolojisinden kesitler, yer yer intak sanatı.Yazar'ın elinde harika bir malzeme vardı ama bunu yeterince iyi kullanamamış maalesef. Anlatımında basitlik göze çarpıyordu sıklıkla. O yüzden benim açımdan da yeterince etkili değildi.

Serdar Özkan'ın ilk kitabıymış bu. Zaten tahmin etmiştim. Çok kitap okuyan biri olarak ömrü hayatımda ilk defa duyuyordum bu adı. Arka kapak sözlerinin edebiyat hayatına ilk defa adım atan biri için fazla abartılı olduğu görüşündeyim. bana kalırsa yeterince etkili olmayan bir roman için oldukça abartılıydı hemde. St. Exupery'nin Küçük Prensi ha?

Vallahi kusura kalmayınız. Ben iltifatlar yağdıramayacağım. Belki Serdar Özkan, ikinci kitabında daha özenli olur ve Roman için gereken önemli unsurları göz ardı etmez diye düşünüyorum. Henüz acemi. Kitabı okurken bunu kolaylıkla anlamak mümkün.

Yine de benim bu kadar eleştirime rağmen, okumayın demiyorum. Okuyun. Hep okuyun. Okumaktan asla bir şey kaybetmezsiniz. Ne bulursanız okuyun...

Kitaba puanım 10 üzerinden 6











Kayıp Gül

Gönderen Konuşan Blog On 00:33

O kadar da etkilenmedim açıkçası.

Kitabı elime almadan önce beyaz şeridin üzerinde yazan o alıntı söz dikkatimi çekmişti, hatırlıyorum.

"Türklerin küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor."

Yazara büyük övgü doğrusu. (Küçük Prens, Fransız yazar Saint Exupery'nin eseridir ve oldukça meşhurdur.)

Kitabı raftan aldım ve arka kapak yazısına baktım. Genelde konusunu arka kapaklardan öğrenmeyi sevmem, keyfimi kaçırır ama bunu merak etmiştim, görmem lazımdı neden böylesine bir övgü var? Üstelik Serdar Özkan adını ilk defa duyuyordum.
Elime aldığımda öncelikle hafifliği ve inceliği şaşırttı. Kalın bir kitap değildi hiç. İster istemez aklımdan, bu kadar kısa bir hikaye/roman nasıl etkili olabilir düşüncesi geçti. Arkaya baktım;






St. Exupery'le karşılaştırılma yapılmış, hayret ettim. Bu kitabı okumalı mıydım acaba? Nitekim ben her eleştiriye kulak asmam. Olumsuz veya olumlu olsun, bir kitabı okuyup/okumama karar verecek olanlar kesinlikle arka kapak yazıları olamazdı. Almadım. Rafa geri koydum. Koymadan önce de kitabın fiyatı beni biraz şaşırttı, ucuzdu. Çok ince olduğundandı herhalde. Yazık. Oysa bir kitabın fiyatını kalınlık-incelik ölçütü değil, kurgunun sağlamlılığı belirlese ne güzel olurdu, değil mi? Almadım işte. Nedense içimdeki his güvenmiyordu bu kitaba.

Fakat tekrar karşıma çıktı. Bir yakınım almış bunu, okuyayım madem dedim. Hikayenin/Roman'ın nasıl olup da yerlere göklere sığdırılamadığı bende merak konusuydu hala.

Ve başladım okumaya.

Sayfalar ilerledikçe söylediğim ilk şey, "E ama bunda neredeyse yok denecek kadar az tasvir var!"

Baştan söyleyeyim. Tasvir (betimleme) benim için çok önemlidir. Roman'ın olmazsa olmazlarından biridir bu. Kayıp Gül'deki bu eksiklik, beni oldukça huzursuz etti. Sanki öylesine bir şey okuyormuşum hissine kapıldım.
Konusu oldukça güzeldi ama... Bir 'ama' sı vardı işte.
Yer yer Yunan mitolojisinden kesitler, yer yer intak sanatı.Yazar'ın elinde harika bir malzeme vardı ama bunu yeterince iyi kullanamamış maalesef. Anlatımında basitlik göze çarpıyordu sıklıkla. O yüzden benim açımdan da yeterince etkili değildi.

Serdar Özkan'ın ilk kitabıymış bu. Zaten tahmin etmiştim. Çok kitap okuyan biri olarak ömrü hayatımda ilk defa duyuyordum bu adı. Arka kapak sözlerinin edebiyat hayatına ilk defa adım atan biri için fazla abartılı olduğu görüşündeyim. bana kalırsa yeterince etkili olmayan bir roman için oldukça abartılıydı hemde. St. Exupery'nin Küçük Prensi ha?

Vallahi kusura kalmayınız. Ben iltifatlar yağdıramayacağım. Belki Serdar Özkan, ikinci kitabında daha özenli olur ve Roman için gereken önemli unsurları göz ardı etmez diye düşünüyorum. Henüz acemi. Kitabı okurken bunu kolaylıkla anlamak mümkün.

Yine de benim bu kadar eleştirime rağmen, okumayın demiyorum. Okuyun. Hep okuyun. Okumaktan asla bir şey kaybetmezsiniz. Ne bulursanız okuyun...

Kitaba puanım 10 üzerinden 6











0 Response to "Kayıp Gül"