11 Aralık 2011 Pazar

Twilight: Şafak Vakti


Film başlamadan önce, reklamlarda Taylor Lautner ve Kristen Stewart'ın yeni filmlerine dair fragmanlar vardı. İkisi de konusu güzel bir filmde rol alıyor; biri Pamuk Prenses, diğeri kimliksiz bir genç adam. Taylor'un rolünü aldığı filmin birçok benzeri var aslında konu olarak. O yüzden Kristen'ın filmi özgünlük açısından daha ağır basıyor. Taylor Lautner'ın filmini izleyeceğim bu arada imkanım olursa. Sevdiğim aktris ve aktörler vardı çünkü. Harry Potter da sevilen karakter Lucius Malfoy (Jason Isaacs) ve Avatar da karşımıza çıkan Doktor Grace (Sigourney Weawer) bence de izlenmeli!


Şimdi film başlıyor.


Açıkçası girişi pek başarılı bulmadım. Bana sanki bir dizi yarım kalmış da oradan devam ediyormuş hissi verdi düpedüz. Bir sinema filminin olması gerektiği gibi etkileyici değildi.


Şafak Vakti çıkmadan evvel epey konuşuldu durdu. İşte sevişme sahneleriydi, öpüşmeydi vs. serinin hayranları tarafından ne hikmetse çok merak edildi. Sevişme sahnelerine geldik, gördük. Cidden bir şey yok. Ortada sevişme falan olduğuna inanmazsınız bile.


Eh, merak edilecek bir şey yokmuş demek ki. İzleyen bilir, filmin düşük temposu ilk yarıda tamamen sıktı diyebilirim. Salondaki izleyenlerin de benim kadar sıkıldığını anladım yani. Bazı şeylerin tekrarı ve aşırılığı insanı sıkar çünkü. İnandırıcı olmaktan çıkar. İlk yarıda da böyle oldu. Her şey yavaş işlemekle kalmadı, aşırı düşük tempo, düğün hazırlıklarının gereksizcene uzatılması, fazla öpüş-kokuş, dramatik müziklerin yersiz kullanışı insanı salondan çıkartmaya kadar götürdü. "Verdiğim para haram olasıca!" dedirtti. İlk yarı bitmeye saniye kala da "Tamam bakın bundan sonrası çok heyecanlı olacak lan, bekleyin." gibisinden bir mesajla bitti. (bkz. Bella'nın göbüşü)


Niye gittim o zaman?


Gitmeyecektim ki. Hayır, sırf antisi olduğumdan değil. Cidden değmeyeceğini bildiğimden gitmeyecektim. Benimki de şanssızlık, sinemaya gitmem gerekti ve en yakın seansta Twilight: Şafak Vakti'neydi. El mahkum, girdik filme. Yoksa gireceğim film Brad Pitt'in oynadığı şu Kazanma Sanatı (Oğlum buna kesin gidin!) veya Dedemin İnsanları olacaktı.


Devam edeyim. İkinci yarı başladıktan sonra hakikaten dedikleri kadar oldu sayılır. Tempo biraz arttı, seriyi okuyanlar neler olacağını bildiğinden çok heyecan yapmasa da bunun ekrana nasıl yansıyacağını merak etti. Olayların kötü gittiği kısımlar şaşırtmadı değil. Ne açıdan, görsel açıdan. Yani efektler.
Bella'nın cesetten farksız görüntüsü oldukça başarılı, hatta tiksinti uyandıracak kadar başarılıydı. Beklenen sahne de gayet başarılıydı. Sadece o sahnenin Bella'nın bakış açısından verilme şekli biraz beceriksizce olmuştu ama kesik kesik görüntülerle bir heyecan yaratmaya çalıştıklarını anlayabiliyordum. Doğım sahnesi oldukça başarılıydı kısacası. Yeniden hayata dönüş kısımları, güzelleşmesi vs. etkilemedi değil. yani bundaki tüm marifet efektlerden geliyor arkadaş. Görsel efekt olmasa bu Part1 cidden boş.






Değdimi verdiğim paraya, yok hayır. Cidden değmedi. Kitapları kadar çerezlik filmdi. Pekala televizyon karşısında da izlenebilirdi.


Filmin IMDB notu KAHKAHA ATTIRASI: 4.7


Benim notum: 4


İyi seyirler.





Twilight: Şafak Vakti

Gönderen Konuşan Blog On 23:25

Film başlamadan önce, reklamlarda Taylor Lautner ve Kristen Stewart'ın yeni filmlerine dair fragmanlar vardı. İkisi de konusu güzel bir filmde rol alıyor; biri Pamuk Prenses, diğeri kimliksiz bir genç adam. Taylor'un rolünü aldığı filmin birçok benzeri var aslında konu olarak. O yüzden Kristen'ın filmi özgünlük açısından daha ağır basıyor. Taylor Lautner'ın filmini izleyeceğim bu arada imkanım olursa. Sevdiğim aktris ve aktörler vardı çünkü. Harry Potter da sevilen karakter Lucius Malfoy (Jason Isaacs) ve Avatar da karşımıza çıkan Doktor Grace (Sigourney Weawer) bence de izlenmeli!


Şimdi film başlıyor.


Açıkçası girişi pek başarılı bulmadım. Bana sanki bir dizi yarım kalmış da oradan devam ediyormuş hissi verdi düpedüz. Bir sinema filminin olması gerektiği gibi etkileyici değildi.


Şafak Vakti çıkmadan evvel epey konuşuldu durdu. İşte sevişme sahneleriydi, öpüşmeydi vs. serinin hayranları tarafından ne hikmetse çok merak edildi. Sevişme sahnelerine geldik, gördük. Cidden bir şey yok. Ortada sevişme falan olduğuna inanmazsınız bile.


Eh, merak edilecek bir şey yokmuş demek ki. İzleyen bilir, filmin düşük temposu ilk yarıda tamamen sıktı diyebilirim. Salondaki izleyenlerin de benim kadar sıkıldığını anladım yani. Bazı şeylerin tekrarı ve aşırılığı insanı sıkar çünkü. İnandırıcı olmaktan çıkar. İlk yarıda da böyle oldu. Her şey yavaş işlemekle kalmadı, aşırı düşük tempo, düğün hazırlıklarının gereksizcene uzatılması, fazla öpüş-kokuş, dramatik müziklerin yersiz kullanışı insanı salondan çıkartmaya kadar götürdü. "Verdiğim para haram olasıca!" dedirtti. İlk yarı bitmeye saniye kala da "Tamam bakın bundan sonrası çok heyecanlı olacak lan, bekleyin." gibisinden bir mesajla bitti. (bkz. Bella'nın göbüşü)


Niye gittim o zaman?


Gitmeyecektim ki. Hayır, sırf antisi olduğumdan değil. Cidden değmeyeceğini bildiğimden gitmeyecektim. Benimki de şanssızlık, sinemaya gitmem gerekti ve en yakın seansta Twilight: Şafak Vakti'neydi. El mahkum, girdik filme. Yoksa gireceğim film Brad Pitt'in oynadığı şu Kazanma Sanatı (Oğlum buna kesin gidin!) veya Dedemin İnsanları olacaktı.


Devam edeyim. İkinci yarı başladıktan sonra hakikaten dedikleri kadar oldu sayılır. Tempo biraz arttı, seriyi okuyanlar neler olacağını bildiğinden çok heyecan yapmasa da bunun ekrana nasıl yansıyacağını merak etti. Olayların kötü gittiği kısımlar şaşırtmadı değil. Ne açıdan, görsel açıdan. Yani efektler.
Bella'nın cesetten farksız görüntüsü oldukça başarılı, hatta tiksinti uyandıracak kadar başarılıydı. Beklenen sahne de gayet başarılıydı. Sadece o sahnenin Bella'nın bakış açısından verilme şekli biraz beceriksizce olmuştu ama kesik kesik görüntülerle bir heyecan yaratmaya çalıştıklarını anlayabiliyordum. Doğım sahnesi oldukça başarılıydı kısacası. Yeniden hayata dönüş kısımları, güzelleşmesi vs. etkilemedi değil. yani bundaki tüm marifet efektlerden geliyor arkadaş. Görsel efekt olmasa bu Part1 cidden boş.






Değdimi verdiğim paraya, yok hayır. Cidden değmedi. Kitapları kadar çerezlik filmdi. Pekala televizyon karşısında da izlenebilirdi.


Filmin IMDB notu KAHKAHA ATTIRASI: 4.7


Benim notum: 4


İyi seyirler.





0 Response to "Twilight: Şafak Vakti"