18 Mayıs 2011 Çarşamba

Zebani (The Gargoyle)


İtiraf etmeliyim ki, başta beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Çünkü ilk yüz sayfasında sıkılmıştım biraz. Ancak sonraki sayfalar… Zebani, Andrew Davidson’un ilk kitabı olmasına rağmen son derece başarılı bir bestseller. Ve tarafımdan “Korkunç Güzel!” diye nitelendirilmiştir. Bitirdiğimde yüreğim hafif hızlı çarpıyor ve “Aman Tanrım, Aman Tanrım..” diye söyleniyordum tekrar tekrar. Kesinlikle abartmıyorum sevgili okurlar..


Kitabın başlığı biraz yanıltıcı olabilir. (Zebani) Zira içerikle çok da yakından bir alakası yok. Belki de adamın cehennemine şahit olduğumuz için böyle bir isim verilmiş de olabilir ki zaten, kitabın orjinal adı  Gargoyle‘dir. Yani demek istediğim şu ki, kitabın aşırı din fantastisizmi olduğunu düşünmeyiniz, yanılırsınız.
Şimdi kitabın Türkiye’deki kapak uyarlamasına bakalım ve bir de Orjinaline.
Türkiye’ye uyarlanan kapağı:

Bunu beğenmedim. Biraz alakasız… Neden Orjinal kapakla yayınlamazlar yayınevleri hiç anlamam… Şimdi yayınlayacağım Orjinal kapakların birincisi kitap için son derece uygun ve anlamlıdır. 
    



Gelelim Gargoyle’nin anlamına:


Gargoyle, kökeni Fransızca gargouille sözcüğüne dayanan bir tür gotik mimari ögedir. Oluklarda biriken suyu çatıdan aktarmak amacıyla (heykelin ağzından akar) kullanılırlar. İnanışa göre gargoyleler gündüzleri taşlaşan, geceleri ise canlanan varlıklardır. (ki bu inanışın kitabımızla alakası bulunmamaktadır.)
Bu bilgilendirmeler yeterli olmuştur sanırım. Şimdi kitabı içerik hakkında bilgi vermeden yorumlayacağım.
Zebani veya Gargoyle, yazarın ilk kitabı olmasına rağmen ortaya çok iyi bir iş çıkarılmış. Öyle ki, kitapta anlatılan kısa ve acıklı aşk öykülerini nasıl uydurduğuna hayran kaldım. Buradan ç,şunu çıkarmalıyız; hayal gücü müthiş bir şey.Ve bu kısa aşk öykülerinin ilerleyen sayfalarda bir başka olaya bağlandığını göreceksiniz.
Olaylar, kaza geçiren bir adamın ağzından anlatılıyor. Bazen kahraman, yazarmış gibi konuşma içerisine girebiliyor ki sonradan kahramanın, yaşadıklarını kaleme aldığını anlıyoruz. Başta kitabın kahramanının bu yaralı adam olduğunu düşünebilirsiniz ama Marienne Engel’ı tanıdıktan sonra asıl kahramanın o olduğunu, onun olması gerektiğini anlayacaksınız. Zaten yaralı adamımız da onu gözümüzde kahramanlaştırmış. Marienne Engel’ı tanıdıktan sonra ona aşık olmak için erkek olmanıza gerek kalmayacak. Çünkü Engel, herkesin kalbini fethedecek…
Kitap içinde romantizmi de aşkı da fantastizmi de, azıcık mitoloji,azıcık mizah ve çok azıcık da din’i barındırarak ortaya müthiş bir şey çıkmış. Ben hayatımda böyle şey görmedim, kesinlikle etkileyici! Ve yazar Andrew Davidson, kitabı için bayağı iyi araştırmalar yapmış. (bkz. Çeşitli diller, tıp, tarih vs) Yani okuyucu karşısında kesinlikle acemi değil. (ilk kitabı olduğunu unutmayalım)
Peki kitabın konusu ne? Ne yazık ki daha fazla bilgi veremem, vermek istemiyorum çünkü sizin merakınızı köreltir. Ama okursanız hiçbir şey kaybetmezsiniz, kesinlikle harika olduğuna garanti ederim. :) Peki peki, birazcık bahsedeyim o zaman.
Adamımız bir araba kazası geçiriyor. (Adamımız diyorum çünkü kendisi de adını kaza dolayısıyla hatırlamamakta) Bütün vücudu 3. derece yanıklardan beter. Derisi yok desek abartmayız  :D  Ve bu adam, kazadan sonra hayata küsüyor, ölmeyi planlıyor. Ancak bir gün onu ziyarete gelen Marienne Engel, adamımızı yeniden hayata bağlayacak. Ancak adam bundan başlarda biraz şüphelidir çünkü Engel, tuhaf bir kadındır ve doktorlar onun şizofren olduğunu söylemektedir. Ancak ilerleyen sayfalarda Engel’ın neden böyle garip olduğunu göreceksiniz.. Kesinlikle hiç beklemediğiniz bir şey çıkıyor ortaya…
100. sayfasından sonra bayağı sürükleyici oluyor. Sayfaları hızla çevirmeye başlayacak,  şaşıp kalacaksınız. Belki de bitirdiğinizde benim gibi söylenecek hatta gözleriniz azıcık ama azıcık nemlenecek belki… Böyle bir romantizmi asla kaçırmayın derim!
Yazar: Andrew Davidson

Zebani (The Gargoyle)

Gönderen Konuşan Blog On 04:04

İtiraf etmeliyim ki, başta beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Çünkü ilk yüz sayfasında sıkılmıştım biraz. Ancak sonraki sayfalar… Zebani, Andrew Davidson’un ilk kitabı olmasına rağmen son derece başarılı bir bestseller. Ve tarafımdan “Korkunç Güzel!” diye nitelendirilmiştir. Bitirdiğimde yüreğim hafif hızlı çarpıyor ve “Aman Tanrım, Aman Tanrım..” diye söyleniyordum tekrar tekrar. Kesinlikle abartmıyorum sevgili okurlar..


Kitabın başlığı biraz yanıltıcı olabilir. (Zebani) Zira içerikle çok da yakından bir alakası yok. Belki de adamın cehennemine şahit olduğumuz için böyle bir isim verilmiş de olabilir ki zaten, kitabın orjinal adı  Gargoyle‘dir. Yani demek istediğim şu ki, kitabın aşırı din fantastisizmi olduğunu düşünmeyiniz, yanılırsınız.
Şimdi kitabın Türkiye’deki kapak uyarlamasına bakalım ve bir de Orjinaline.
Türkiye’ye uyarlanan kapağı:

Bunu beğenmedim. Biraz alakasız… Neden Orjinal kapakla yayınlamazlar yayınevleri hiç anlamam… Şimdi yayınlayacağım Orjinal kapakların birincisi kitap için son derece uygun ve anlamlıdır. 
    



Gelelim Gargoyle’nin anlamına:


Gargoyle, kökeni Fransızca gargouille sözcüğüne dayanan bir tür gotik mimari ögedir. Oluklarda biriken suyu çatıdan aktarmak amacıyla (heykelin ağzından akar) kullanılırlar. İnanışa göre gargoyleler gündüzleri taşlaşan, geceleri ise canlanan varlıklardır. (ki bu inanışın kitabımızla alakası bulunmamaktadır.)
Bu bilgilendirmeler yeterli olmuştur sanırım. Şimdi kitabı içerik hakkında bilgi vermeden yorumlayacağım.
Zebani veya Gargoyle, yazarın ilk kitabı olmasına rağmen ortaya çok iyi bir iş çıkarılmış. Öyle ki, kitapta anlatılan kısa ve acıklı aşk öykülerini nasıl uydurduğuna hayran kaldım. Buradan ç,şunu çıkarmalıyız; hayal gücü müthiş bir şey.Ve bu kısa aşk öykülerinin ilerleyen sayfalarda bir başka olaya bağlandığını göreceksiniz.
Olaylar, kaza geçiren bir adamın ağzından anlatılıyor. Bazen kahraman, yazarmış gibi konuşma içerisine girebiliyor ki sonradan kahramanın, yaşadıklarını kaleme aldığını anlıyoruz. Başta kitabın kahramanının bu yaralı adam olduğunu düşünebilirsiniz ama Marienne Engel’ı tanıdıktan sonra asıl kahramanın o olduğunu, onun olması gerektiğini anlayacaksınız. Zaten yaralı adamımız da onu gözümüzde kahramanlaştırmış. Marienne Engel’ı tanıdıktan sonra ona aşık olmak için erkek olmanıza gerek kalmayacak. Çünkü Engel, herkesin kalbini fethedecek…
Kitap içinde romantizmi de aşkı da fantastizmi de, azıcık mitoloji,azıcık mizah ve çok azıcık da din’i barındırarak ortaya müthiş bir şey çıkmış. Ben hayatımda böyle şey görmedim, kesinlikle etkileyici! Ve yazar Andrew Davidson, kitabı için bayağı iyi araştırmalar yapmış. (bkz. Çeşitli diller, tıp, tarih vs) Yani okuyucu karşısında kesinlikle acemi değil. (ilk kitabı olduğunu unutmayalım)
Peki kitabın konusu ne? Ne yazık ki daha fazla bilgi veremem, vermek istemiyorum çünkü sizin merakınızı köreltir. Ama okursanız hiçbir şey kaybetmezsiniz, kesinlikle harika olduğuna garanti ederim. :) Peki peki, birazcık bahsedeyim o zaman.
Adamımız bir araba kazası geçiriyor. (Adamımız diyorum çünkü kendisi de adını kaza dolayısıyla hatırlamamakta) Bütün vücudu 3. derece yanıklardan beter. Derisi yok desek abartmayız  :D  Ve bu adam, kazadan sonra hayata küsüyor, ölmeyi planlıyor. Ancak bir gün onu ziyarete gelen Marienne Engel, adamımızı yeniden hayata bağlayacak. Ancak adam bundan başlarda biraz şüphelidir çünkü Engel, tuhaf bir kadındır ve doktorlar onun şizofren olduğunu söylemektedir. Ancak ilerleyen sayfalarda Engel’ın neden böyle garip olduğunu göreceksiniz.. Kesinlikle hiç beklemediğiniz bir şey çıkıyor ortaya…
100. sayfasından sonra bayağı sürükleyici oluyor. Sayfaları hızla çevirmeye başlayacak,  şaşıp kalacaksınız. Belki de bitirdiğinizde benim gibi söylenecek hatta gözleriniz azıcık ama azıcık nemlenecek belki… Böyle bir romantizmi asla kaçırmayın derim!
Yazar: Andrew Davidson

0 Response to "Zebani (The Gargoyle)"